6 Mart 2014 Perşembe

2 YAŞ SENDROMUMUZ GELDİ KAÇMAK İSTİYORUM:(

Çüdü bey 2 hafta sonra 2 yaşına girecek yabancıların bad two diye adlandırdıkları bu sancılı döneme maalesef girmiş bulunuyoruz:(

Benim o güleç oğlan gitti yerine  mız mız ,ağlayarak uyuyan ,ağlayarak uyanan,yemek yememek için direnen ve de bacak kadar boyuna bakmadan sinirlenen bir çok geldi ...

Kendimi bu bir süreç geçeçek diye telkin etmeye calışıyorum ama nafile, işten eve gittiğimde 2 yaş senromuna girmiş oğlum ve bir de 3,5 yaşında ilgi bekleyen normal bir oğlum varken dinlenemeden ertesi gün işe gitme fikri de tüm bunlarla birleşince son günlerimi pek bir gergin geçiriyorum.

Kocam 3 gün ş.dışına çıkacak gitmek için benden izin istedi dedim  kaç canını kurtar git otelde uyu ,akşam yemeğe git valla ne yalan söyleyim benimde onunla gidesim var ama erkek erkeğe yapılmış bir programa kendimi dahil edemem bir de çüdü bey bu aralar işe giderken hergün peşimden ağlamaya hatta abartığ evin içinde bir odada beni bulamazsa depresyona girdiği için tatil programı yapamıyorum şimdilik :(

Tüm 2 yaş sendromu yaşayan çocuklara sesleniyorum çabuk normale dönün yoksa siz normale döndüğünüzde analarınızın akıl sağlığı yerinde olmayabilir benden size söylemesi :)

7 Şubat 2014 Cuma

Bebek kokusunu özledim

Aslında hiç özlemem sanıyordum hele de üstüste 2 çocuktan sonra bir daha özleyebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi ama kendimi az önce internette bebek resimleri bakarken ve yetmezmiş gibi  agucuklar yaparken buldum :)
Beni tanıyanlar şaşırdın sen heralde diyecekler ama azıcık tombul,pembe yanaklı bir kız cocuğum olsaydı fena da olmazdı hani :)

Düşününce anladım ki ben Çüdü bey'i büyütürken onun bebekliğini tamamiyle atlamışım var gücümle uykusuzluk ,gaz sancısı ve abisi Çunç bey'in psikolojisine odaklandığım için o mis kokusunu içime çekip bu günleri özleyeceğimi düşünmek yerine ne zaman büyüyecek diye günleri saymaya şartlandırmışım kendimi...

Herkes bugünlerde geçecek diyorken aslında ne de haklılarmış.
Gelecek ay 2 yaşına girecek küçük beyimiz  zaman su gibi akıp geçmiş, bebek Çüdü gitmiş yerine kocaman bir çocuk gelmiş...
Bense pişmanım keşke onun bebek kokusunu daha çok içime çekseymişim diye çok değil seneye abi kardeş koşturmaktan ter kokuları ile yanıma gelmeye başlarlar.
Bakalım ilerleyen yıllar bana onlara dair daha neleri böyle özletecek.
Yaşadığımız tüm güzel günlerin kıymetini bilmemiz dileğiyle...

6 Şubat 2014 Perşembe

Çalışan anne olmak...


Eve biran önce gidebilmek için mesaiye kalmamak adına kırk takla atmaktır...

Az vakitte çok iş yapmaktır...

Çocuğuyla kaliteli zaman geçiriyorum sandığı için ,kendini avutmaktır...

Evi o kadar pisdir ki ,temizlikçi geleceği gün iş yerinde ağzı kulaklarında dolaşmaktır...

İşte mesaisi bittiğinde evde ki yemek ,çamaşır,bulaşığın ellerinden öpmesiyle mesaiye evde de devam etmektir, tüm bunları yaparken kocasının çok yorgunum diye koltukta uyuklamasını sinirle izlemektir.

Çocuğu hasta olup işe gitmediğinde ,ertesi gün mesai arkadaşlarının tatilden dönmüş tripleri yapmasına maruz kalmaktır...

Evde yorulmak ,işte dinlenmektir...

Atalarımız doğru demişse ve gerçekten  işleyen demir pas tutmaz ise bu tempoyla yaşlanmayacak demektir.

Tanımlanamayan cisimdir kimse ev hanımı mı ,anne mi kariyer peşinde koşan biri mi tam olarak ne olduğu bilinmemektir...

Hafta sonları cocukla birlikteyken dışarda kocası , arkadaşları ile olmayı hayal eden ve onu eve bıraktığında vicdanı sızlayandır...

Anne olmak zordur ama çalışan anne olmak daha zordur...




28 Ocak 2014 Salı

2.cocuk meselesi...

Omer Çunç'u büyütürken tek zorlandığım şey emzirmekti  .Göğüslerim özellikle bir tanesi feci  yara olduğu için tek göğsümü sağmak zorunda kaldım bir tanesini emdi diğer göğsümü 8 ay boyuca sağarak besledim.
Bu sürec sıkıcı ve acı vericiydi ama onun dışında bir solukta büyüttüm oğlumu .

Uykuları kolay düzene girdi,dişleri zamanında ve tam cıktı,Erkenden konuştu,söz dinleyen bir cocuktu ve en önemlisi yemek konusunda asla beni üzmedi.
Kısacası kolay oldu herşey onunla...
Belkide bu yüzden sağlıklı bir korunma yöntemine ihtiyaç duymadım ve pat diye Ömer 1 yaşında iken Çüdü bey'e hamile kaldım ilk tepkimi hatırlıyorum hüngür hüngür ağlamıştım.
Daha Ömer çocuk, ben çocuğum nasıl olacak diye düşündüm düşünmekte haklıymışım çünkü zor oldu hala da zor...

Yavuz Selim  abisi gibi tosun paşa doğmadı zayıf bir bebekti. İlk 3 gün asla emziremedim sonra emmeye başladı tam oh emdi sütümde var diye sevinirken her emdiğini oluk oluk kustu reflüsü varmış meğer:(
Kilo aldıramadım hala zayıf 22 aylık 11 kilo  ek gıdaya geçiş tam bir kabustu zar zor alıştı.
15 aylık olana kadar hiç dişi çıkmadı ve haliyle  yemek yemekte zorlandı biz zorladıkça ağzını kapattı ağladı ,sinir oldu çocuk ...
Şu an 22 aylık hala dişleri eksik  8 dişi var gece uyanmalarına devam ediyor  bu yüzden ...
Çıkmıyor çıkamıyor dişleri...

Babası sabah severken zor büyüyen oğlum benim dedi evet ya gerçekten zor büyüyorsun oğlum hadi konuşmuyorsun her çocuk farklıdır diyoruz kafaya takmıyoruz ama bari dişlerin çıksaydı benim sarı böcüğüm ,şimdi sırada bir de 2 yaş sendromumuz var Ömer ona bile girmemişti ben sahiden anne olduğumu şimdi anlıyorum .
Az önce Slingomom'un isyan diye bir yazısı vardı onu okudum.2 çocuklu hayata isyan ediyordu.
İtiraf etmeliyim ki bazen bende isyan ediyorum zormuş annelik hele benim gibi sosyal dışa dönükseniz annelik sizi kısıtlayan bir süreçmiş gibi duruyor zaten annesi kayınvalidesi yakınında oturmayan kişeler hiç girmesinler 2.cocuk olayına çuvallarlar.
Benden söylemesi ...

24 Ocak 2014 Cuma

Banyo banyo banyo...

Cocuklarımı doğdukları günden itibaren her gün yikamaya ozen gosterdim.
Evet yorucu birşey kar ,kış , tatil ,anneanne, babaanne evi demeden üstelik herkesin bu çocukları sen hasta ediyorsun laflarına aldırış bile etmeden yıkamaya devam etmek ama yılmadım hala yıkıyorum.

Bu konuda görüşünü aldığım  çocuk doktorlarından genellikle bravo en iyisini yapıyorsun diye dönüşler aldım. Sadece bir tanesi her gün şampuan kullanma 1 gün aralıklarla sadece su ile yıka ki cildi tahriş olmasın demisti.
Böylelikle hergun banyo yaptirmak banyodan sonnra yatılacak mesajını sağlam tutmama yaradı ,hem de suyun sakinleştirici etkisi onlara iyi geldi .
Bilhassa hastalik donemlerinde soğuk algınlığı durumlarında banyo benim için kurtarıcı oldu.

Ritüelim şu şekilde evde 3 kez banyo banyo banyo diye sesleniyorum. İkiside başlıyorlar soyunmaya görüntüleri  o kadar komik ki onların bukeyifli  halleri tüm yorgunluğuma değiyor ...
2 cocuğu yıkamak çok meşakkatli ama ayrı yıkamak  bana daha zor geliyor. Küvete aynı anda sokuyorum beyefendileri gemiler ve ördekler eşliğinde çılgınlar gibi oynuyorlar.

Onlar banyodayken Ömer'e görev veriyorum ben kıyafetlerinizi hazırlayana kadar sen kardeşini yıka ,sakın ayağa kalkma ve lütfen o kalkmaya çalışırsa bana haber ver ,kardeşinin kulağına su tutma gibi ,ben eşyalarını hazırlarken Çunç bey Çüdü bey'i yıkıyor .
Zaten kendisi babası gibi vazife adamı tüm direktiflerime harfiyen uyuyor.

Önce Ömer'i çıkarıyorum ki Yavuz Selim abisinin çıktığını görünce kolay ikna oluyor banyodan çıkmak için yoksa onu banyodan ayırmak işkence gibi tepine tepine ağlıyor yıkanmaya devam etmek için, sonra Ömer'i bornozu ile yatağın içine sokuyorum yorganı boynuna kadar çekip bekliyor beni kuzum... o sırada Yavuz Selim'i giydirip yatağına bırakıp, geri onun yanına dönüyorum.
Hızlıca giydirip saçları uzun olduğu için mecburen kurutup ya yatmadan yatağının içinde son bir pastel boya yapıyoruz yada sadece masal okuyup odasından çıkıyorum.

En güzel anım ne deseniz ben Ömer ile ilgilenirken Yavuz Selim'in homurdanmadan uykuya daldığı andır derim herhalde.
Çünkü Ömer ile uyku sorununu aşalı çok oldu ve kardeşi de bazen uyumamak için ısrar edebiliyor ısrar biraz az kalır resmen bir yanı kesilmiş gibi ağlıyor o anlarda ....
Al kucağa, pış pış yap, ikna et, yatır kaldır metodu derken saatler geç olunca bende eyvah yine dinlenemedim psikolojisi ile iyice geriliyorum.

Normalde 20:30 gibi banyo 21:00 gibi yatırıyorum benden mutlusu olmuyor onlar erken yatınca çünkü hem onlar dinleniyor hemde ben... Bazen dışarda oluyoruz geç yatırıyorum bir ümit geç kalkarlar diye bekliyorum ama nerde 22:00-23:00 gibi uykuya dalsınlar bütün gece uyku terörü estiriyorlar ah ,ıh inleme ağlama eşliğinde ve de sabahın köründe uyanıyorlar.

Ama erken yattıklarında sabah 8,8 buçukta uyanıyorlar saati görünce o kadar  mutlu uyanıyorum ki    hiç kızmıyorum içerden anneee diye seslenmelerine :)



Uyku düzeni nasıl oluşturulur

Başlık çok iddialı   vuuuu ama ne yapayım yaptım oldu bende paylaşmayayım mı:)

Şu annelik işinde başardığım tek şey uyku rutini oluşturmak oldu desem yeridir.
Bu süreç yorucu ,sinir zıplatıcı oldu benim için ama bir şekilde rayına oturttuk diyebilirim .

İki çocuğumda 40'ları çıkar çıkmaz gece ve gündüzü ayırt etmeleri için elimden ne geldiyse yaptım.
Gündüz mümkün olduğunca sesli ortamda uyutmaya çalıştım.
Çocuklarım bana çekmiş olmalılar ben hala uyku gözlüğümle yatarım bir yerlerden ışık sızsın uyuyamam .Küçük beylerin de aydınlıkta uyuyamadıklarını farkettiğim için gözlerini mendil ile kapatıp ayağımda sallama yöntemi ile uyutup derin uykuya geçtikleri anda yataklarına bıraktım.
Gündüz odaları  ne aydınlık ne karanlık olacak şekilde ama akşam mutlaka zifiri karanlıkta ve sessiz ortamda uyutmaya dikkat ettim.
Hatta abartıp odalarına siyah güneşlik yaptırdım böylelikle yaz güneşinde sabahın köründe hortlamadılar :)

En önemlisi mutlaka her aksam yatmadan once banyo yaptirdim bu benim olmazsa olmazım oldu.

Emzik iki çocuğumda da sadece uyku arkadaşını görevini üstlendi asla gündüz uyanıkken  vermedim nedense bir antipatim var agzında emzikle gezen cocuklara... Ne kadar emzik diye direttilerse de iradeli bir  duruş sergileyip uyku dışında emzik vermedim.

Ta ki emziğin uyku arkadaşlığından ,uyku  düşmanlığına dönüşmeye başladığı   1.5 yaş dönemine kadar ...Baktım  her emzik düşmesinde uyanıyorlar   en az 10 kere kalkıyorum emziği takınca uyuyup düşünce tekrar uyanıyorlar .İkisinde de bir gecede karar verip ertesş gün emzikleri yokettim
Omer 20 aylık Yavuz Selim 18 aylıkken emzik maceraları sona erdi.

Omer konuştuğu için emziğini istedi bende artık emzik yok gece seni  rahatsız ediyor hep uykun bölünüyor ağlıyorsun sonra bu yuzden çope attım onu dedim tabi çocuk şok oldu 2 gün sordu doğla oalrak  geç uykuya daldı ama sonra  unutttu.
Yavuz Selim ise daha büyük şok yaşadı hem sallanmayı hemde emziği aynı anda kestim çocuktan vicdansız anne ben :) ama napim çileden çıkmama ramak kalmıştı:(.
Hatta bir süre bulduğu herşeyi emdi çocuk o anlarda emme refleksinin hala devam ettiğini görünce içim cız etmedi değil ama bana da yazıktı bir insan gecede kaç kez kalkabilir ve ertesi gün işe gidebilirki :(

Yavuz Selim'in kendi kendisine uykuya alıştırmak için çalışmalara başladım önce ayakta sallama hızımı yavaş yavaş düşürdüm 1 hafta boyunca yavaş tempo ile salladım.
Önceden 1 saat leri bulan sallama süresi gittikçe azalıyordu çünkü ben biran önce uyusun diye hızlı salladıkça çocuk benim gerginliğimi anlıyor uyumaya direniyordu , yavaş sallamaya başlayınca çocuktaki rahatlama açık bir şekilde farkediliyordu.

2.hafta ilk 5 dk salladım biraz mayıştığını hissedince yan pozisyona çevirip, poposuna pış pış yaptım valla 2 hafta sonunda 1 saat kendisini sallatan cocuktan eser kalmamıştı.
Önce yarım saat ,sonra 20 dk ,sonra 10 dk derken çocuk hemen uykuya  dalmaya başlamıştı .(Anne bu sırada gururlanmıştır)

Artık büyük gün gelmişti sallama ve emziği aynı anda bırakmaya karar verdim

İlk gün yanına uzandım  Çüdü bey'in meme meme diye inliyor, yataktan iniyor çıkıyor, sacımı çekiyor  anni anni deyip yalvarıyor ,hiç konuşmadım gözlerimi kapatıp arkama döndüm tepkisiz kalınca mecbur yatağa çıktı ilk gün 1 saat sürdü sonra ,45 dk, 30 dk, 15 dk derken kendi kendisine uyumaya başladı .
Uykuya daldığı anda  kendi yatağına yatırdım beyefendiyi.

İlk 1 hafta gece uyanmaları kabus oldu emzik yok, uyanınca sallama yok çocuk nasıl uykuya gececeğini bilemiyor, kaç kez kalkıp sakinleştirdiğimi bilmiyorum.
Artık kocam boşver ya sonsuza kadar ayakta sallanacak hali yok ya ver emziği salla bu böyle olmaz dedi yok artık ben tekrar başa dönemem azimliyim alıştıracağım diye direttim.

Bu süreçte ertesi gün işe ruh halinde gitmeyi göze alacaksınız çocuk alışınca bir dünya varmış diyeceksiniz sonra...  Sonraki aşama kendi yatağına bırakıp odadan kademeli uzaklaşma oldu 1 haftada bu şekilde her seslendiğinde  hişt pişt demeler kucağa alıp sakinleştirmeler tabi en az 25 sefer sürmeli bu işlem tüm çocuklar sözleşmiş gibi aynı şekilde dirayetli çıkıyorlar ama kazanan her defasında azimli anne oluyor :)
Şu anda uykuya geçmemek adına arada arıza çıkardığı akşamlar oluyor ama en azından kendi kendisine uyumayı öğrendi .

Dilerim bu yazım uyku sorunu yaşayan tüm annelere yardımcı olur ve en kısa sürede uykusuz anneler huzura kavuşurlar...

Alternatif bir cocuk oyunu

Malum çalışan bir anneyim cocukları anneanne ,babaanne ,haladan toplayıp eve gidip yemek yapmak bulaşıları toplamak, onların banyo seansları, yatmaları derken çocuklarımla  kaliteli vakit geçirmeye ne yazık ki pek vaktim kalmıyor.

Bende az olan vaktimi onlara ayırmak için elimden ne geliyorsa yapıyorum .

Mesela arabaya biniyoruz başlıyoruz Çunç ile oyuna sen benim elmamsın diyorum o bana sen benim ayvamsın diyor ,sen benim eriğimsin diyorum ,o da bana sen benim kirazımsın diyor böyle saya saya hem onun meyve sebze kültürü genişlettik hem de hangi meyve ne zaman yetişir neden artık karpuz yok çilekler ne zaman çıkacak gibi sorularına cevaplar verdim.

Nasıl eğlendik anlatamam meyve adı unutunca sessiz bir şekilde kopya bile verdi hani çatalcada bahçede varya böğürtlen dedi yuh dedim içinden :)

Ama bomba olan sebzelerdi ben adama sen benim domatesimsin dedim o bana sen de benim karnabaharımsın demez mi :),

Bir de acıbiberimsin dedi koptum gülmekten akıllı oğlum benim (  anne bu sırada gururlanır)

Biz Omercik ile bu oyunu oynarken kardeşi Yavuz Çüdü camdan dışarıya seyretmek ile meşgul oluyor anca havada ay görsün, uçak görsün vuuu vuuu desin o... aklı fikri cinlikte ama kulakları bizde bıyık altı bize de gülüyor dikiz aynasından bende onu gözetliyorum haberi yok :)

Bu oyundan çıkardığımız en büyük sonuç yaz meyvelerini özledik oldu ağzımızın suyu aka aka yazı bekleyeceğiz :)

Gecen gün dedesi Çunç bey'e Çilek getirmiş kışın çilek olmaz ki dede yazın olur çilek diye ders vermiş ama yine de  afiyetle götürmeyi ihmal etmemiş hormonlu çilekleri...

Hatırlamak için yazıyorum sadece:)

Çunç bey erken konuşmuştu namı diğer Ömer hatta o kadar erken konuştu ki 1.5 yaşına geldiğinde büyük adam gibi sohbet ediyorduk kendisi ile bazı kelimeleri yanlış söylediğinde bilerek düzeltmiyorduk ki bebek olduğunu farkına varalım diye ...

Mesela motoküs (motorsiklet)
karankun (karanlık)
brado (bravo )
lavago (lavabo )
afacoş(afacan)

Bu kadar diğer herşey müthiş anlaşılır ve anlamlıydı geçenlerde sen küçükkken motorsiklete motoküs derdin dedim başladı kikirdemeye aman ne hoşuna gitti ne hoşuna, bayıldı ...Sonra diğer kelimeleri söyledim bu sefer kendi başladı o kelimeyi nasıl söylüyordum diye sormaya ... Diyorum onu güzel söylüyordun başka bir kelime  soruyor bu sefer hadi anne sen biliyorsun nasıl söylediğimi anlat anlat diye zıplıyor bu çocuk adamı zorla yalana sevkeder :)

21 Ocak 2014 Salı

Tüm sözlerimi yuttum tamam kabul :)

Omer doğduğu zaman yapmam dediğim birçok şey vardı yutmuştum sözlerimi fakat bu bana ders olmamış ki Ömer'i yetiştirirken de bir sürü büyük laflar etmişim

Tv karsısında yemek yedirmem demiştim sözümü tuttum fakat baktım bizim Çüdü, Çunç abisi gibi iştahlı değil ne bulursa yemiyor açtım musluğu  su akarken yedirdim şimdi ne farkı var di mi ha tv ha akan suyun...
Göya nutuklar atıyordum .Çocuğu oyalayarak yemek yedirmeyin çocuk ne yediğini bilmeli, rengini görmeli tadını almalı diye

Hayır efendim şart değilmiş çocuk gelmiş 2 yaşına ağzında daha 8 diş var ilk dişi çıkmış 16 aylıkken dişsiz dedeler gibi ortalıkta dolaşıyor. Zaten yemek yiyemiyor çocuk daha da sinir etmenin anlamı yok zorlayarak ,keyfine gitmeli çocuğun açta bırakamayacağıma göre ki bırakılabilir diyordum eskiden acıkınca yer mantığıyla ama çocuğun 22 aylık 11 kilo olunca işin rengi değişiyormuş .

Mesela tatlı olayına gelelim Çunç bey'e 2 yaşına kadar tatlı vermemiştim vermeye çalışan ananene ,hala ,babane gibi kişilerede de gözlerimi pörtleterek çemkirmiştim.

Valla hiç iyi etmemişim Çüdü her türlü kek ,helva ,pasta ,baklava tatlı namına ne varsa yiyor sesimi çıkaramıyorum şifa olsun diyorum içimden sadece :)

Konuşma meselesine gelince 1,5 yaşındayken bülbül gibi şakıyan Çunç bey'in erken ve bu kadar güzel konuşmasını kendime mal etmiştim .

İlgilenmek lazım ,devamlı şarkı söylemeli ,konuşmalı ,soru sorup tekrarlatmalı diye akılllar veriyordum çocukları konuşamayan arkadaşlarıma Çüdü bey 'in konuşma ile alakası yok varsa yoksa atlasın ,zıplasın, ışık açsın kapatsın istediğin kadar tekrar et aklı başka şeyde çocuğumun :)

Sadece günde 372 kere anne diyor.

Diğer kelimeleri ise şöyle;

abee (abi ), baba, dede, anane, bababa (babanne ), alo ,hala,banno (banyo), na (nar ), Allah, gel, Menine (Melike ) ya şimdi yazmaya başladığımda aklıma gelmedi .

Bu kadar az mı kelimesi var bu Çüdü'nün bak kafama takıldı şimdi:(

Gerçi kendince bi dili var neler anlatıyor da biz anlayamıyoruz tabi çocuk napsın 8 aylıktan 18 aylık olana kadar Özbek 3 dadı değiştirdi bu kadar konuştuğuna şükür diyelim .

Ya işte gönül dostları daha neler var yazamadığım ne demişler sen sen ol büyük lokma ye ama büyük söz konuşma ...

Kuzey ile Güney

Benim oğlanları Kuzey ve Güney'e benzetiyorlar su sıralar çevremden surekli böyle benzetmeler duyuyorum .

Allah sonlarını benzetmesin diyeceğim sahi o dizi nasıl bitmişti :)

Omer Güney,Yavuz Selim Kuzey olan tabi bu benzetmeler sadece birisinin esmer diğerinin sarışın olmasından kaynaklı değil .

Omer 'i yazarken bile gururlanıyorum o kadar olgun ki büyümüş te küçülmüş gibi sürekli afacanlık peşinde koşan ve söz dinlemeyen kardeşi ile benim aramda 3.5 yaşına bakmadan köprü görevi üstleniyor .

Anneciğim lütfen kardeşime kızma, kardeşim lütfen sende annemi kızdırma ,tamam anneciğim sakin ol ağlar ağlar susar çocuk gibi laflar ediyor bir telkin bir telkin tam sinirden çıldırmak üzereyim Ömer karşıma geçmiş anneciğim ben hiç sana sakın kardeşime bağırma demiş miydim diye sormazmı Bende hayır diyorum .Hee tamam o zaman şimdi söylüyorum sakın kareşime bağırma diyor tüm sinirim geçiyor öpüyorum öpüyorum öpüyorum.

Bir de lakap takma huyu var kardeşine çüdü diyor Yavuz Çüdü kendisine çunç diyor Ömer Çunç ne anlamsız  ama bizim de hoşumuza gitti biz de kendilerine öyle seslenir olduk

Afacan Çüdü ve akıl küpü Çunç'un anılarına kaldığımız yerden devam edeceğim :)